2018 Ben Leyla Gencer [TR]

Ben Leyla Gencer

Evin İlyasoğlu 2018 (Turkish)
Published by Yapı Kredi Yayınları

Sponsored by Borusan Sanat





































A PANEL DISCUSSION ON LEYLA GENCER & EVİN İLYASOĞLU'S BOOK ON GENCER

2019.02.08
SERHAN YEDİG & EVİN İLYASOĞLU

BOSPHORUS UNIVERSITY, ALBERT LONG HALL
2019.04.19
EVİN İLYASOĞLU & SELİM İLERİ TALKING ABOUT İLYASOĞLU’S BOOK ON LEYLA GENCER
 
"Ben Leyla Gencer": Müzikle Yoğrulmuş Bir Hayat Hikâyesi
 
Boğaziçi Üniversitesi’nde 1987’den beri öğretim görevlisi olan ve 1997-2018 arası Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri’nin yöneticiliğini yapmış olan Evin İlyasoğlu, son kitabı "Ben Leyla Gencer" ile Kitaplar Arasında buluşmalarına konuk oldu. Yazar ve senarist Selim İleri’nin moderatörlüğünde 16 Nisan 2019 Salı günü Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte, Leyla Gencer’in müzik serüveni ve bugünün sanatçılarına bıraktığı miras konuşuldu.
 
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki akademisyenlerin ürettikleri çalışmaları kamusal alana taşımak amacıyla ve üniversitenin entelektüel canlılığını toplumla buluşturmak amacıyla BU+ etkinlikleri kapsamında iki senedir düzenlenmekte olan Kitaplar Arasında buluşmalarının sonuncusu Evin İlyasoğlu’nun Ben Leyla Gencer isimli son kitabını konuşmak üzere gerçekleştirildi. Selim İleri’nin soruları ve yorumlarıyla ilerleyen etkinlikte Boğaziçi Üniversitesi tarafından 1989 yılında fahri doktora unvanı verilen dünyanın önde gelen sopranolarından Leyla Gencer’in müzik yaşamı konuşuldu.
 
Boğaziçi Üniversitesi Sanat ve Kültür Etkinlikleri Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Yenal’ın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği etkinlikte, Yenal 20 seneyi aşkın bir süre boyunca Klasik Müzik Konserleri’nin küratörlüğünü yapmış olan Evin İlyasoğlu’na Boğaziçi Üniversitesi’nin dünyadaki müzik akademisi içine girmesinde gösterdiği emeklerden dolayı teşekkür etti. Yenal, sözlerini Türkiye edebiyatının hemen hemen bütün alanlarında önemli eserler vermiş olan Selim İleri’ye de moderatörlük görevini üstlendiği için teşekkür ederek sonlandırdı.
 
“Bir kazı bilimcinin titiz çalışmasıyla ortaya çıkmış bir başyapıt”
 
“Yıllar yılı Evin İlyasoğlu’nun müzik edebiyatından beslenmiş bir okur olarak buradayım,” ifadeleriyle düşüncelerini dile getiren Selim İleri, Evin İlyasoğlu’nun eserlerinin giderek zayıflayan müzik edebiyatının son önemli örnekleri arasında olduğunu vurguladı. İlyasoğlu’nun son kitabının da Türkiye’de eksikliği hissedilen Leyla Gencer araştırmalarını doldurmada önemli bir yere sahip olacağını belirten İleri, Ben Leyla Gencer kitabının bir kazı bilimcinin titiz çalışması gibi bir emek sonucu ortaya çıkmış gerçek bir başyapıt olduğunu ekledi. İleri, “Kitabın adı Ben Leyla Gencer çünkü kitap Gencer’in kendi ayaklarının üzerinde duran, kendi kendini var eden yönünü ortaya çıkarıyor,” ifadelerini kullandı.
 
Kitabının yazım sürecini katılımcılarla paylaşan Evin İlyasoğlu ise, kitabın Leyla Gencer’in ölümünü tasvir eden bir prologla başlayıp, öldükten sonra Gencer’in genç bir kıza öğüt verdiği bir sahneyi anlatan bir epilogla sonlandığını ve bu prolog ve epilog arasında Leyla Gencer’in ağzından yazılmış kurmaca bölümlerin dönemin opera ansiklopedilerine kadar araştırılmış nesnel bilgilerle birleştiği bir anlatının yer aldığını paylaştı. Gencer’in sahnedeki duruşunun biricikliğinden de bahseden İlyasoğlu, “Leyla Gencer sadece bedeniyle değil, sesiyle de bir drama yaratmıştır,” ifadelerini ekledi.
 
Gencer’in araştırmacı yönüne de dikkat çeken İlyasoğlu, “Herhangi bir temsilde yer almadan önce o temsili her yönüyle araştırır, metin yazarının diğer şiirlerini okur, eseri operaya uygulayan kişiyi inceler ve bu insanların birbirleriyle mektuplaşmalarını okurdu. Eserini o insanları yeninden yaşayarak ortaya çıkarırdı,” sözlerini dile getirdi.
 
Ben Leyla Gencer kitabı 2019 Ocak ayında Yapı Kredi Yayınları tarafından Borusan Sanat iş birliğiyle yayımlandı. Kitapta, Evin İlyasoğlu’nun Leyla Gencer’i konuşturduğu kurmaca bölümlerin yanı sıra Leyla Gencer’in hayatına ve dönemin müzik dünyasına ilişkin zengin bir araştırma sonucu ortaya çıkmış tamamlayıcı bilgiler de yer alıyor. Gencer’in daha önce ortaya çıkmamış ve kendi eliyle hazırlayarak İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na teslim ettiği arşivden fotoğrafları da kitapta görmek mümkün.
 
Haber: Gizem Seher / Kurumsal İletişim Ofisi
Fotoğraflar: Kenan Özcan

HÜRRİYET KİTAP                                                 

2018.09.14

CUMHURİYET DAILY NEWS PAPER

2019.01.23

SABAH DAILY NEWS PAPER

2019.01.27
ŞELALE KADAK

Leyla Gencer’in vatan aşkı!

Nam-ı diğer La Diva Turca.

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) 20'nci yüzyılın en önemli opera sanatçılarından biri olan Leyla Gencer'in hayat hikâyesinin anlatıldığı bir belgesel hazırladı. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'in davetiyle, yönetmenliğini Selçuk Metin'in metin ve senaryosunu Zeynep Oral'ın kaleme aldığı ve Halit Ergenç, Selçuk Yöntem, Bergüzar Korel ve Mehmet Günsür'ün katkı yaptığı belgeselin özel gösterimine katıldım.

Sanatçının müzik ve sahne tutkusu da İtalya'da parlayan yıldızı da dünyayı o eşsiz sesiyle nasıl fethettiği de filmde çok güzel anlatılmış.

Prömiyeri 38. İstanbul Film Festivali'nde yapılacak olan belgeselin çekimleri geçen yıl Milano, Roma, Napoli ve İstanbul'da yapılmış.

Gencer ile tanışma ve çalışma fırsatı bulmuş sanatçılarla ve sanat yöneticileriyle yapılan söyleşiler de çok ilgi çekici. Yazar Franca Cella, La Scala Tiyatrosu Akademisi Kurucusu Carlo Fontana, San Carlo Operası Yöneticisi Rossana Purchia, Sferisto Operası Sanat Yönetmeni Pier Luigi Pizzi gibi önemli isimlerin bir Leyla Gencer anlatışı var, bir Türk olarak hem gurur duyuyor hem de "Acaba yaşarken ona yeteri kadar kıymet verdik mi" diye düşünmekten insan kendini alamıyor.

Düşünsenize La Scala'da en ünlü operaları sahneye koymuşken, dünya sizden söz ediyorken, Türkiye'den bir telgraf alıyorsunuz. Dünyanın konuştuğu böylesi bir başarıya ait bir kutlama telgrafı değil ne yazık ki. Gelen telgrafta acil olarak Ankara'ya dönmeniz, aksi takdirde sanatçısı olduğunuz Ankara Devlet Opera ve Balesi'nden ayrılmanız gerektiği yazıyor.

Belgeselde Leyla Gencer'in bu telgraf üzerine nasıl üzüldüğü ancak istifa etmekten başka çaresi olmadığı da anlatılıyor.

Ne güzel ki uzun yıllar sonra olsa da en azından yaşarken, Türkiye Devleti bu kıymetli sanatçısına yeniden hak ettiği değeri verir. Gencer'e hem 'Devlet Sanatçısı' unvanı verilir hem de Türkiye'de sayısız ödülün sahibi olur. En güzeli de İKSV Leyla Gencer'i kucaklar ve onun adını yaşatmak için her yıl bir dizi etkinlik düzenler.

Belgeseli izlerken Leyla Gencer'in Türkiye'ye olan aşkından çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim. İşleri daha kolay yürüsün ve bir İtalyan olursa sanat dünyasında daha rahat ilerlesin diye kendisine yapılan İtalyan vatandaşı ol baskılarına Gencer hep direnmiş ve 'Hayır ben Türk vatandaşıyım' diyerek sadece Türkiye pasaportu sahibi olmasıyla övünmüş. Yani Gencer isteseydi defalarca İtalyan vatandaşı olurdu ama hiçbir zaman istememiş. La diva Turca adı boşuna sanat tarihine yazılmamış yani. İlginç değil mi?

AKM'de keşke yer ayrılsa

Belgeseli izlerken acaba Leyla Gencer'e, yeniden yapılmakta olan Atatürk Kültür Merkezi'nde bir köşe verilir mi diye merak etmeden duramadım. Öyle ya Leyla Gencer'in piyanosu, arşivi, kostümleri şu anda Bakırköy Leyla Gencer Kültür Merkezi'nde. Daha önce İKSV binasındaydı.

Oysa dünya çapında bir opera sanatçımız kendisi ve ona da AKM yakışmaz mı?


HÜRRİYET KİTAP                                                 
2019 February                                                              

CUMHURİYET DAILY NEWSPAPER                                            
2019.02.07   
CUMHURİYET DAILY NEWSPAPER                                           
2019.02.07    

HÜRRİYET KİTAP                                            
2019.02.08  

SABAH DAILY NEWSPAPER                                           
2019.02.08

CUMHURİYET DAILY NEWSPAPER                                           
2019.02.10

ATLAS TARİH MONTHLY MAGAZINE                                           
2019 February

SABAH DAILY NEWS PAPER
2019.02.23
HINCAL ULUÇ

Üç anıt insan!.. Üç anıt kitap!..
 
Ülkemin gururu üç anıt insanın, üç anıt kitabı önümde duruyor şimdi. Üç Dev Kitap! Kalın ciltli. "Okurum, sonra yazarım" desem, gelecek yıl başını bulur. Oysa bu üç "Gurur" kitabını hemen duyurmam, tanıtmam lazım ki, sizler de alın... Sizler de kitaplığınıza koyun... Sizler de "Bunlar benim sanatçılarım" diye gurur duyun!
 
İşte Birincisi...
 
Ben Leyla Gencer
 
"La Diva Turca" yazıyor, kitabın kapağında, adının hemen altında...

Çünkü "La Diva Turca" büyük Leyla Gencer'e dünyanın taktığı isim...

"Türk Divası!"
 
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği dünyayı sallayan sopranoya öyle dedi, önce İtalyanlar, sonra geri kalanlar...
 
Evin Hocam (İlyasoğlu) yıllardır çalışıyordu bu eser için... Yıllar, bildiklerine ekleyecek belgeleri toplamak için... Bu arada... Ne güzel dostluk, meslektaşlıktır... Zeynep Oral da bir Leyla Gencer kitabı yazmıştı. O da tonla belge toplayıp. Elindeki her şeyi Evin'e vermiş sonra... "Al sen de faydalan" diye...

Evin Hocamın kitabı ile ilgili en güzel yazıyı da o yazdı.
 
İşte dostluk... İşte meslektaşlık... İşte insanlık...

Kitabı sadece taradım... Harika anılar var... Resimlerden söz ediyorum... Bir devrin tarihi sanki...

Ama size bir şey diyeyim mi? Birisi de Evin Hocamın kitabını yazmalı bir gün... Yani bu nasıl yorulmaz bir savaşçıdır... Bu nasıl bir üretkenliktir...
 
Bir yandan öğrenci yetiştir... Bir yandan, 22 senedir, her çarşamba gecesi Boğaziçi Üniversitesi'nde dünya düzeyinde sanatçılarla konserler düzenleyip, çağdaş kuşaklar oluşmasına katkıda bulun. Bir yandan da durmadan hazine kitaplar yaz!.

Bu kadının günü, 48 saat olmalı... Ya da kuantum fiziği... Paralel evrende üretiyor, herhalde...

1960'lı yıllara göz attım... Leyla Gencer'i tanıdığım ne mutlu ne unutulmaz ki, onu dinlediğim 1961’lere...

Ankara Devlet Operası sanatçısı iken dünya keşfetmiş onu... Davetler alıyor... Gidiyor dört bir yana... Öyle revaçtaki durmadan davet geliyor... Ankara'ya uğrayamıyor bile... Sonuç... Kovuyorlar Leyla’yı... "Devlet Kültür Nişanı" vereceklerine kovuyorlar, operasından...

27 Mayıs'tan sonra devir değişiyor ya... Leyla da geldi "Artık ülkemde de sahneye çıkarım. Benim insanım da dinler" diyerek...

Devir değişmesi başka şey... Kafa değişmesi başka... Leyla'yı gene geri çevirdiler iyi mi?
"Hayır sana rol veremeyiz." dediler...

"Yabancı sanatçıları davet edip söyletiyorsunuz. Ben de konuk olurum" dedi

Leyla...

O kafa cevap verdi...

"Olamazsın... Konuk yabancı pasaportlu olur. Oysa sen Türk’sün."

Dil Tarih'te her cumartesi öğleden sonra klasik konserler var, o zaman... Leyla "Ben de öğrencilere, yarınlarımıza bir konser verir, dönerim" dedi.

Kuzen Ahmet'le (Kışlalı) 14.00'te başlayacak konsere 10'da gittik, yer bulabilmek için... Doluydu. Gelen yığıldı, gelen yığıldı. Dil Tarih'te bir gurubumuz var, Ahmet’le... Konser başlarken, kucaklarımızdakiler dahil, 2 sandalyede 6 kişi oturuyorduk, anlayın...

Muhteşemdi Leyla... Kimse dinlemeye doyamadı... Bis... Bir daha... Bir daha... Kaç daha hatırlamıyorum...

Onu yetiştiren Operasının kovduğu, sahneye çıkarmadığı Leyla, gençlerin bu coşkusuna dayanamadı, ağlamaya başladı sahnede...
Ağladı, ağlattı ve gitti...

Bu onu son görüşüm oldu... Ama hep duydum, hep okudum dünya medyasında La Diva Turca'yı..

BACK ON STAGE [BOS] MAGAZINE                                         
2019 March 

ISTANBUL ART NEWS MAGAZINE                                         
2019 March 

HÜRRİYET DAILY NEWSPAPER                                           
2019.05.04

UNKNOWN NEWSPAPER                                           
2019 

UNKNOWN NEWSPAPER                                           
2019 

UNKNOWN NEWSPAPER                                           
2019