Omaggio A Gencer [Other Events]

OTHER MEMORIAL EVENTS
IN MEMORY


2023

IN MEMORY OF LEYLA GENCER
CRR CONCERT HALL
2023.05.10

IN MEMORY OF LEYLA GENCER
OPERA STARS OF ISTANBUL UNIVERSITY STATE CONSERVATOIRE
2023.06.02
TÜRKAN SAYLAN KÜLTÜR MERKEZİ

LEYLA GENCER
BORUSAN SANAT SOCIAL MEDIA POSTS
2023.10.10

LEYLA GENCER
TEATRO ALLA SCALA SOCIAL MEDIA POSTS
2023.10.10

2022

A MEMORIAL PROGRAMME IN HER FATHER'S BIRTH PLACE SAFRANBOLU
2022.05.10 - Safranbolu

Excerpts from the event

IN MEMORY CONCERT
ISTANBUL STATE OPERA AND BALLET
2022.05.10

UNKNOWN NEWSPAPERS AND WEB NEWS
2022.05.11



2021

LEYLA GENCER
BORUSAN SANAT SOCIAL MEDIA POSTS
2021.05.10

BKV Genel Koordinatörü Ahmet Etem Erenli, Leyla Gencer’i yazdı:

“Eğitimci Kişiliği ve Resitalleri”
 
Leyla Gencer’i anlayabilmek için onun sadece opera yorumlarına değil resitallerine de derinlemesine bakmak gerekir. Gencer’in “en büyük başarım” dediği eğitimciliği ile resitalleri arasında ciddi bir bağ görüyorum. Verdiği resitallerin programlarına bakarsanız hepsi birer ders gibidir. Hepsinin sağlam bir alt yapısı vardır. Üzerinde düşünülmemiş ve çalışılmamış tek bir resitaline rastlayamazsınız.
 
Gencer bu resitalleri sadece büyük operaların salonlarında gerçekleştirmedi aynı zamanda şehirlerde ki küçük bölge tiyatrolarında, son derece düşük ücrete bu konserleri gerçekleştirdi. Opera evlerinde bilinen bol alkış getiren aryalarla doldurmadı programlarını tam tersine yine en bilinmeyenleri buldu, çalıştı ve seslendirdi. Bu konuda çalışmaya başlaması ünlü şef Claudio Abbado’nun desteği ve önerisi ile olmuş ve La Scala’da 1976’da gerçekleştirdiği Chopin konseri bitmeyen alkışlarla karşılanmıştı. Basında “Chopin’le Gelen Zafer” başlıklarıyla değerlendirilmişti. 1979’da yine La Scala’da gerçekleştirdiği resitalden sonra gazeteler resitalle ilgili şu başlıkları atmışlardı “Son Tanrıça”, “Çılgın atmosferde sanatçı izleyicilere 4 bis hediye etti”.
 
Gencer 1970’lerin ortasında başladığı resital kariyerinde yukarıda da belirttiğim gibi gene “riske” girdi ve bilinmeyene el attı: o güne kadar pek seslendirilmeyen Chopin, Lizst ve Bartok gibi bestecilerin eserlerine resitallerinde yer vermeye başladı, bunu barok besteciler izledi ve Monteverdi, Vivaldi, Carrisimi, Hasse Rameau, Jamelli ve Cimarosa’nın eserleri Gencer’in resitalleri ile tekrar gün yüzüne çıkmaya başladı. Elbette Lied alanının önemli bestecileri de atlanmadı ve Schumann, Fauré, Ravel ve Berlioz’a İtalya’da ki resitallerinde yer verdi.
 
Gencer’in ilginç temalı konserlerinden birine örnek vermek istersek 1982 Venedik Karnavalı çerçevesinde gerçekleştirilen iki Teatro La Fenice konserini başa koyabiliriz. “Mozart ve Türkler” başlıklı konserlerin öncesinde fuayede sanatçı ile söyleşiler yapıldı ve konserde Türklerle ilgili 20 arya seslendirdi. Konserin sonunda Cemal Reşit Rey ve Hasan Ferid Alnar’ın eserlerine yer verildi.
 
Gencer yakın dostu büyük tiyatro yönetmeni Giorgio Strehler ile de birçok resitalinde birlikte çalıştı. Strehler’in anlatıcı olarak katıldığı bu resitaller İtalya’da büyük ilgi gördü. Gencer aynı zamanda Strehler’in bazı tiyatro eserlerinde Goethe’nin metni üzerine yazılmış eserleri seslendirdi.
 
1982 yılının en önemli müzik olaylarından biridir Gencer’in RAI Televizyonunda canlı yayınlanan Donizetti Kraliçeleri programı. Televizyonda Anna Bolena, Maria Stuarda ve Roberto Devereux’da ki Elisabeth karakterlerini yorumlayan Gencer eserler hakkında verdiği geniş bilgilerle adeta genç sanatçıların ufkunu açıyor. “Scuola delle Regina” adı altında DVD kaydı da yayınlanan bu programı Youtube’da izleyebilirsiniz. Türkçe versiyonu ise A.K. Müzik tarafından Borusan Sanat sponsorluğunda yayınlanan Donizetti Queens albümünde yer almaktadır.
 
Ben maalesef Gencer’i sahnede 1989’da izleyebilmiştim. Elbette kariyerinin sonundaydı (o dönem Gencer kimine göre 70 kimine göre 61 yaşındaydı) ve sesi eskisi gibi değildi ancak o harika piannissimoları hala yerindeydi, sahne hakimiyeti, sahnede ki hareketleri ile tam bir tanrıçaydı. Gözlerinizi ondan ayırmak mümkün değildi. Gencer Magnetizimi bu olsa gerekti.
 
Gencer’in ülkemizde gerçekleştirdiği bazı resital kayıtlarını TRT Arşivinden izleyebildik. Buna ek olarak yıllar önce 1985 yılı Paris resitalinin videosu Gencer’in yakın arkadaşı Renato Caccamo tarafından bana verildi. Tahmin edileceği gibi koleksiyonumun en önemli parçalarından biri.
 
Konu Caccamo’ya gelince bu konuda kısaca bilgi vermek isterim: Renato Caccamo ile hatırladığım kadarıyla İstanbul’da Leyla Gencer’in evinde tanışmıştım (sanıyorum 2006 yılı idi) ve hayranı olduğumu öğrendiğinde cebinden bir DVD çıkartmış ve elime sıkıştırmıştı. Bu kayıt Gencer’in 1985 Paris konserinin video kaydı idi ve hemen hiç kimse de olmayan bu kayıt beni inanılmaz mutlu etmişti.
 
Gencer bana Caccamo’dan sadece birkaç kez “Milano Savcısı” olarak bahsetmiş ama hiçbir zaman dostluklarından veya Caccamo hakkında detay vermemişti. Daha sonra Gencer’in arkadaşlarından öğrendiklerim Caccamo’nun Leyla Gencer’in kariyerinde önemli bir yere sahip olduğunu gösterdi bana.
 
Caccamo, hayatı boyunca sadece Gencer’in değil hemen her konseri kaydetme ve onları biriktirme ve sevdiği insanlara bu kayıtları hediye olarak verme özelliğine sahipti. Böylece Leyla Gencer’in radyo ve televizyondan yayınlanmayan hemen tüm konserleri elden ele dolaşmaya başlamış ve sonunda bu kayıtlar korsan CD firmaları tarafından piyasaya sürülmüş ve Leyla Gencer’in “Korsanların Kraliçesi” adıyla anılmasına neden olmuştur.
 
Elbette kayıtlar korsan ve kalitesiz olmakla birlikte Gencer’in uzun kariyerine ışık tutması açısından büyük önem taşıyorlar.
 
Bu kayıtların bir kısmı piyasaya sürüldü ama bir kısmı hala Caccamo Arşivinde gizli. 2011 yılında hayatını kaybeden Caccamo bu büyük arşivini La Scala’ya bağışladı. La Scala arşivi ile birlikte daha da büyüyen La Scala Kütüphanesinin adı “Leyla Gencer Kütüphanesi” olarak hizmet veriyor.

© Ahmet Etem Erenli

Gazeteci- yazar Zeynep Oral, Leyla Gencer’i yazdı:

“Leyla Gencer’in Kadınlık Halleri…”
 
with Zeynep Oral
Sordular: Leyla Gencer’in kadınlık hallerini yazabilir misin diye… Yazarım ama sözcükler kifayetsiz kalır dedim. O, görülecek, duyulacak ve yaşanacak bir şeydi. Sahnedeki halleriyle kadınlık halleri bir bütündü. Ama yine de deniyorum…
 
Bir kadının tüm mevsimlerini en görkemli ve en yalın bir biçimde yaşadı ve ortaya koydu. Divalığın yüceliğiyle; sıradan bir insan olmanın alçakgönüllülüğünü… Her an patlamaya hazır volkan tavrıyla; her daim sevgiye ve şefkate muhtaç kişiliğini… Akılcı, ilerici, çağdaş, evrensel kültürle; ulusal, yerel, ananevi Anadolu kültürünü birlikte harmanladı. Hem çok geleneksel hem de çok moderndi… Tepeden tırnağa dişiydi. Ve çocuk ruhlu… Hem yıldızlar kadar uzak hem bir anne kadar yakın… Kadın olarak da akıllıydı, çalışkandı, yetenekliydi, cesurdu, risk almaktan hiç korkmazdı, cömertti, eğlenceliydi, alımlıydı.
 
Müzik dünyasında ne denli seçiciyse; yaşamda da o denli titiz ve özenli bir seçiciydi. Hayatta da mükemmeliyetçiydi! Tutkusunun peşinden gitmeyi seçti. Tutkusunu gerçekleştirmek için akıllı bir kadın olmayı ve çok çalışmayı seçti.
 
“Dinleyiciler senden Tanrıları yeryüzüne indirmeni, her iste¬diklerini vermeni beklerler. O gerilimi yaşarsın. Artık sesin yalnızca bir araçtır. Ve o sana itaat etmek zorundadır. Senin hissettiklerini, onlar da hissettiği an, istediklerini vermişsindir. Ben sahnede tanrılaşıyordum.”
 
Sahnede Tanrılaştığına inanan, Milano sokaklarında bir kraliçe edasıyla dolaşan, sevmediklerine tepeden bakarak lütfen selam veren, sıkıldığı bir ortamı derhal terk eden diva ile her sahneye çıkıştan önce, “Yapamayacağım, olmayacak, zaten sesim de çıkmıyor” diye korkudan tir tir titreyen çocuk; sevdiklerine, öğrencilerine, kucağını kollarını açıp sarılıp öpen, anaç tavırlı kadın, hep aynı insandı. (Tüm dostları gibi benim için de hep endişelenirdi. Milano’da ya kaybolursam diye korkardı. Dünyayı dolaşan ben niye Milano’da kaybolayım ki?)
 
Çok cesur bir kadındı: kimsenin göze alamadığı rolleri üstlenmek, bilmediği operaları bir haftada öğrenmekten öte bir cesaret. En büyük maestrolara, opera müdürlerine, “Siz kendinizi ne sanıyorsunuz!” diye kafa tutmak gibi… “Dediğim dedik” inatçılığı gibi… “Bunu ya bildiğim gibi yaparım ya da hiç yapmam” ilkesine bağlı riskler almak gibi…
 
Cesaretini onurla taşıdı: Divalığın görkemini yaşarken, dünya ülkeleri onu ödüllerle taçlandırırken, opera sahnelerini bırakma kararı aldı. Zirvedeyken bıraktı. Hiç kimseye Leyla Gencer inişe geçti dedirtmedi. Ve o kararı aldıktan sonra kendini gençleri yetiştirmeye adadı. Her kadın gibi o da âşık oldu, sahnede canlandırdığı kahramanlar gibi aşk için ölümleri göze aldı. Ama hiç sadakatsizlik yapmadı. Ve sahnedekinden farklı olarak hayatta kaldı. En büyük aşkı müzikti. Aşkla ve müzikle beslendi.
 
Vatan aşkı, Atatürk sevgi ve saygısı da sonsuzdu. Adını değiştirmek istediler, İtalyan adıyla hayatı kolaylaşacaktı, asla kabul etmedi. Çeşitli ülkeler pasaport teklif etti, kabul etmedi. Son güne kadar tek pasaportu Türk pasaportuydu… Ankara’da sanatçıların protesto yürüyüşüne katıldığında, gazetecilerin “hayrola politikaya mı atılıyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Hayır ama parti kuracak olsam ilk iş Atatürk Partisi kurardım.”
 
Eğlenceliydi. Aklına gülünç bir şey takıldığında telefon edip onu hemen paylaşırdı. Gecenin ikisinde, üçünde bile… Ve ilk sözü, “uyumuyordun değil mi canım” demek olurdu. Komikti. Birlikte gülmeyi severdi.
 
Cömertti. Ev sahipliği, konukseverliği, ikramı, vericiliği sonsuzdu. Evi, sofrası, giyimi, saçı başı hep mükemmeldi. (“Nee! Operaya bu kılıkta mı gideceksin!”, azarlarından bol bol payımı aldım!) Kahkahalarını paylaşır, yalnızlığını gizlerdi. Ve kendisiyle hep barışıktı. Abartmaya bayılırdı: Duygularını, düşüncelerini, kıskançlıklarını, sevgilerini, öfkesini… Türkçe, İtalyanca, Fransızca, İngilizce konuşurken de bırakmak istediği etkiye göre dilini ayarlayabilirdi. (Babaannemle başka, benimle başka sözcükler kullanırdı.)
 
Kimselere benzemeyen bu Diva’dan en çok duyduğum tümceler şuydu: “Ben hiçbir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Şans, kader, kısmet…”

© Zeynep Oral

Solist sanatçı, rejisör, dramaturg ve sanat yönetmeni Yekta Kara, Leyla Gencer’i yazdı:

“La Diva Turca Leyla Gencer”
 
with Yekta Kara
Opera ve çoksesli müzik alanında ülkemizin yetiştirdiği, yurtdışında bizi en geniş kapsamlı, en uzun süreli ve en mükemmel biçimde temsil etmiş tek sanatçı hiç kuşkusuz primadonna Leyla Gencer’dir. Primadonna kime denir? Opera sahnelerinde başrol oynayan kadın sanatçılara mı? Bu yanıt kısmen doğru; çünkü her başrol oyuncusu, primadonna olamaz. Kişilik, karizma, geniş bir seyirci kitlesini etkileme ve peşinden sürükleme gücü, dünyanın en büyük, en seçkin tiyatrolarında sahneye çıkabilme, az sayıda konser ve temsille sınırlı kalmayıp zirvede geçirilen uzun yıllar, kendisinden sonra gelen nesillerin bile aşamadığı üstün başarılar bu unvanı kazanmada tayin edicidir.
 
Peki, nasıl primadonna olunur? Ses ve teknik yeterli mi? Elbette hayır. “Yorumun en büyük düşmanı tekniktir” der ünlü kemancı Yehudi Menuhin. Gerçekten de salt teknik beceriye saplanıp kalmış, “güzel ton üretme” endişesiyle çabalayan, duygudan, yorumdan yoksun, kendini sadece sesine odaklamış şancıların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Oysa primadonna olabilmenin önkoşulu, güzel sesin, sağlam tekniğin ötesinde iyi bir oyuncu, güçlü bir yorumcu özelliğini kazanabilmektir. Tıpkı Leyla Gencer gibi.
 
Gencer, konuşurcasına şarkı söyler, doğallığının yanı sıra bütün benliğini koyar ortaya. Her tür duygunun gökkuşağını sunar izleyicisine; coşkuyla, tutkuyla canlandırır oynadığı karakterleri. En sıradan, klişe figürlere bile yaşam kazandırmış bir sanatçıdır o.
 
Yorumculuğunun üstün nitelikleri de elbet bu özelliklerinden kaynaklanır. Usta yorumcu, klasik opera yapısının dar sınırını aşmış, oynadığı rollerin biçemini canlı, yetkin kişiliğiyle yoğurmuştur. Her müzik cümlesine anlam, gerilim ve oyun katabilmiştir. Canlandırdığı farklı karakterlere getirdiği yeni boyutlar, etkileyici anlatımı ve ateşli iç dünyasında bir fırtına gibi esen duygularının dışavurumuyla yalnız çağdaşı sayılan meslektaşlarına değil, genç kuşaklara da yol gösterici olmuştur.
 
© Yekta Kara
© Hürriyet Kitap
© Photo Şakir Eczacıbaşı

Müzikolog, eleştirmen, gazeteci Franca Cella, yakın dostu Leyla Gencer’i yazdı:

“Leyla için… 2021”
 
Carnegie Hall 1973 "Caterina Cornaro" 
with Franca Cella and Ruggero Raimondi after the 
performance
Photo © ERIKA DAVIDSON, NewYork
Leyla Gencer ismi yorumculuk tarihine altın harflerle yazılmıştır ve üzerinden yıllar geçse de etkisini asla kaybetmez. Teknik donanımının ve stilsel zekasının ötesinde bir sırrı vardır onun: sanatçı, insan ve varlık olarak sahip olduğu enerji. Onun sesi dünyayla, doğayla, yaşayan tüm varlıklarla, evrenle iletişim halindeydi ve bu nedenle her duyguyu, rengi, hayata dair tüm halleri yansıtabiliyordu. Üstlendiği müzikal, teatral rollerin ruh hallerine bürünme aşamasında, karakterlerin yaşadıkları dönemlerin edebi eserlerini, tarihi olaylarını ve özel bulduğu durumları da araştırarak onlara adeta tekrar can veriyordu.
 
Onun da söylediği gibi partisyonda her şey yazılıydı; insanın içini ısıtan, bir anda büyük heyecan uyandıran bölümler: gelecek olayların habercisi resitatifler, bazı cabaletta’lardaki pasajları ateşleyen kıvılcımlar, Roberto Devereux operasından “Quel sangue versato…” aryasındaki trajik yapı, ayrılık sahnelerindeki ıstırap duyguları gibi...Ve hiç bir zaman belcanto çizgisini değiştirmeden, vurguları yoğunlaştırmadan, yeni kelimeler eklemeden, enerjisinde ani çıkışlar yapmadan ve ya da kendinden geçmeden yorumladı yazılanları.
 
Onun vokal çizgisinin tam olarak 19. yüzyıl primadonnalarının izinde olduğunu söylemek çok yanlış olur. Çünkü Gencer 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan soprano repertuarının büyük kısmını seslendirmiş ve başarılı olmuştur. Kariyerinin başında opera evleri ondan her tarz repertuardan eserleri, üstelik aynı dönemlerde söylemesini talep etmişti: Madam Butterfly, La Traviata, Werther, Francesca da Rimini, Lucia di Lammermoor, Il Trovatore, I Puritani, L’Angelo di fuoco gibi... Daha sonra o, dramatik ve lirik potansiyelini Kraliçeler’in yeniden keşfi için kullandı: hükümdarlık enerjisi, psikolojik ince detaylar, idealist kahramanın ani hamleleri, aynı zamanda asil aşk şarkılarının tutku dolu çıkışları, tiz seslerin berraklığı ve meleksi mezza voce tonlar.
 
Kraliçeler, ya da Norma ve La Vestale operalarında olduğu gibi rahibeler, Alceste, Saffo, Ottavia, Medea, Les Martyrs’de olduğu gibi klasik kahramanları canlandırdı… Favori bestecileri Verdi ve Donizetti’ydi fakat karşı koyamadığı merakı sebebiyle fırsat buldukça farklı eserleri ortaya çıkardı ve Mozart’tan 20. yüzyıl bestecilerine kadar, komik operalardan Chopin’in melodilerine ve eski Türk şarkılarına uzanan geniş bir yelpazede birçok bestecinin eserini yorumladı. 

© Fanca Cella

LEYLA GENCER
TEATRO ALLA SCALA SOCIAL MEDIA POSTS
2021.05.10

2020

IFCA & BORUSAN SANAT
COMMEMORATES LEYLA GENCER IN SPOTIFY
Spotify [2020]

A Selection from Ahmet Etem Erenli, General Manager of Borusan Sanat

1- Norma (Bellini) Seduzione voci.... Casta Diva
09.01.1965
Orchestra e Coro del Teatro alla Scala
Gianandrea Gavazzeni conductor

2- La Traviata (Verdi) Addio del passato

12-16 June 1956
RAI Symphony Orchestra, Turin
Arturo Basile conductor

3- Anna Bolena (Donizetti) Come innocente giovane ... Piangete voi ... Al dolce guidami
23.11.1965
RAI Symphony Orchestra, Milan
Gianandrea Gavazzeni conductor

4- Maria Stuarda (Donizetti) Figlia impura di Bolena... Di un cor che more
02.05.1967
Orchestra e Coro del Maggio Musicale Fiorentino
Francesco Molinari-Pradelli conductor


5- Lucia di Lammermoor (Donizetti) Ardon gli incensi
30.11.1957
Orchestra e Coro del Teatro Comunale G. Verdi di Trieste
Oliviero de Fabritiis conductor


6- La forza del festino (Verdi) Pace, pace mio dio
05.07.1957
Bühnen der Stadt, Köln (Orchestra e Coro del Teatro alla Scala)
Antonino Votto conductor


SPOTIFY playlist: 0tv1qRytor75EWRZpxOTfe

2019

REMEMBERING LEYLA GENCER

ALBERT LONG HALL, ISTANBUL
2019.03.27

SABAH DAILY NEWSPAPER
2019.03.30
HUNCAL ULUÇ

Ne güzeldi, Leyla Gencer’i anma gecesi!
 
O zamanlar lisede, üniversitedeyiz... O zamanlar en büyük gururumuz bir Türk Opera sanatçısı Leyla Gencer'in zafer haberlerini okumak...

Leyla Gencer, Milano'da Dünyanın En Ünlü Operası La Scala’da.. Leyla Gencer Londra’da... Paris’te... Frankfurt’ta... New York’ta...

Bir Türk Opera sanatçısı hem de dünyayı fethediyor, dünya gazetelerinde "Leyla" diye manşetler çıkıyor... "Leyla Gencer La Diva Turca!"

Nasıl gururlanmazsın!
 
Leyla, ulusal gururumuz ama bir derdimiz var... Dünyanın dinlediği Türk Diva'sını biz dinleyemiyoruz...

Olacak şey mi?

Leyla da ayni düşüncede olmalı ki, kalktı geldi Türkiye’ye... "Kendi ülkemde, kendi halkıma okumak istiyorum" diye...
 
"Okuyamazsın" dediler... "Sahneye çıkmak için, Devlet Operası'nın kadrosunda olmanız gerek..." Ah o lanet bürokrasi ve de tabii, perde arkasındaki kıskançlık krizleri...
 
Leyla şaşırdı. "Konuk" diye bir yığın yabancı çıkıyor, Büyük Tiyatro'da sahneye...
 
O sıralar, İtalya'da iş bulamadığı, Leyla'nın star olduğu La Scala'nın kapısından bile geçemediği için, Milano civarında köy düğünlerinde bizim parayla 500 liraya Napoliten şarkılar okuyan bir İtalyan var mesela Ankara’da... İkinci kast olarak yazılmış. Esas tenor olmazsa, arada bir sahneye çıkıyor.

Onu örnek gösterdi Leyla... Hep gazetelerde okuyoruz. "Bir İtalyan konuk diye sahne alıyor da ben Türküm üstelik, niye alamıyorum."

"İşte o yüzden" dediler. "Yabancı olsan, konuk olurdun. Türk olduğun için kadroda olman gerek..."

Leyla ağlamaklı oldu... Opera oynamak için geldiği Ankara'da bir konser verdi. Üniversite Konseri... Dil Tarih Coğrafya Fakültesi salonunda bir cumartesi öğleden sonra... Sabahtan doldurduk salonu... Kuzen Ahmet'le (Kışlalı) erkenden gittik biz... Yan yana iki sandalye... Konser 4 saat sonra başladığında, ikimizin de iki dizinde geç kalan kız arkadaşlar oturuyordu. İki sandalyede 6 kişi... Hemen her sandalye öyleydi zaten, ama şikayetçi olan yoktu.

Leyla Gencer'i dinlemek öyle şanstı işte...

Muhteşem bir konser verdi Leyla... Bitti, ama bitiremedi... Bir... Bir daha... Bir daha... Böyle bir sevgiye hiç rastlamamış belli... Ağlayarak, göz yaşları şakır şakır akarak söyledi... Biz de oturduğumuz yerde ağlıyoruz, inanın...

Dil Tarih, Dil Tarih olalı böyle bir gün yaşamamıştır.

Öyle uğurladık Leyla'yı tekrar Milano'ya, kendi operasında okutmadan...

Bu arada, Milano köy düğünlerinde 500 liraya Napolitenler söyleyen, Ankara'da adı ikinci kasta yazılan o İtalyan tenoru merak edenleriniz vardır. Söyleyeyim. Adı Pavarotti idi...
Luciano Pavarotti! Aynen o... Ta kendisi!
 
Albert Long Hall'de Leyla Gencer gecesi, onun sesi eşliğinde ekrana yansıyan Leyla Gencer fotoğraflarıyla başladı. Dünyanın dört bir yanında oynadığı baş rollerdeki kostümleriyle, o genç, o ince, o zarif Leyla'nın niye dünyanın gözdesi olduğunu anlatan bir kayıt ve onlarca fotoğraf...

"Şişman kadın ölür, opera biter" derlerdi hatta o devirler... Leyla bu deyişi yıkan soprano idi aynı zamanda...

Evin Hocam (İlyasoğlu) Leyla Gencer'in dünyanın dört bir yanında başrole çıkmış operalardan seçilmiş aryalarla onu anmayı planlamıştı.

Piyanist Tulio Gagliardo eşliğinde soprano Çiğdem Soyarslan ve bariton Cengiz Sayın söylediler...

Çiğdem, 2006 yılında Viyana Operası'na gitti. Gidiş o gidiş. Şimdi Avrupa'nın paylaşamadığı bir yıldız, Leyla gibi...

Niye paylaşamadıklarını da hele Verdi'nin La Traviata Operasından Violetta'nın "Sempre Libera" aryasını dinlerken anladık...

Yani olmaz böyle şey! Bu nasıl şurup gibi akan, nasıl zirvelere yükselen, nasıl nüanslarla dolu bir sestir!

İzmir Devlet Operası sanatçısı olduğu için pek fazla izleme şansımızın olmadığı Cengiz Sayın da hem sesi hem aktörlüğüyle harika bir bariton... Onu izlemek için bir İzmir yapmaya değer... Bir Giyom Tel aryası okudu ki!

Kapanıştaki Sevil Berberi operasından Rosina ve Figaro'nun düetleri müthiş kere müthişti.
Ah Cengiz. O Sevil Berberi'nden okuyorsun madem, Cavatin'i okusuna. Hem de Türkçe'sini okusana, yıkılsın Boğaziçi Üniversitesi'nin tarihi salonu...

Ah bu sanatçılarımızın popüler olandan kaçış merakları.

Harika bir gece geçirdik, Leyla Gencer'i anarken.

Hem de nasıl harika.

Yaşasın Benim Boğaziçi’m ve Evin Hocam!

Gecenin son güzelliği Evin Hocamın imzasını taşıyordu.

Sanatçılara çiçek yerine birer kitap armağan edildi.

Evin Hocamın yazdığı, yeni basılan kitap

"Ben Leyla Gencer / La Diva Turca"

2018

SANTA MARIA DELLA PASSIONE          
MILANO
2018.05.10

Service in S. Maria della Passione
Simge Büyükedes, soprano / Asude Karayavuz, mezzo-soprano
Video ©  Ahmet Etem Erenli

2013

BORUSAN KLASIK RADIO

LEYLA GENCER SINGS Bellini, Donizetti, Verdi, Mozart and Rossini
PRESENTED BY AHMET ETEM ERENLI
2013.05.10
https://karnaval.com/radyolar/borusanklasik
Leyla Gencer sings arias from Mozart, Bellini, Rossini, Spontini Donizetti and Verdi. 

Hiç kuşkusuz 20. Yüzyılın en önemli sopranolarından biri Leyla Gencer. Üstün tekniği, rollere kattığı inandırıcılık, oyun gücü ve araştırmacı kişiliği onu bu alanda öne çıkartan özellikler.

Hazırladığım bugün ki programda Bellini, Donizetti, Verdi, Mozart ve Spontini’den arya ve sahnelere yer verdim. Gencer’in üne kavuşturduğu Lucrezia Borgia, Roberto Deveraux, Maria Stuarda ve Belisario gibi operaları ise başka bir programa bırakmayı düşündüm. 

I. BÖLÜM: ANNA BOLENA - DONIZETTI
20. yüz yılın çok az sopranosu Donizetti’nin Anna Bolena operasını sahnede seslendirme fırsatını yakaladı. Maria Callas’ın 1957 La Scala’da seslendirmesiyle gün yüzüne çıkan bu operayı Callas çok uzun süre söylemedi ve Anna Bolena kesinlikle Gencer’in rolü oldu. İlk kez 1958’de RAI için eserin kaydını yapan Gencer 1965’te Glyndebourne Festivali’nde bu eseri bir kez daha yorumladı. Gencer’in son Anna’sı ise 1976/77 sezonunda Roma Operası’nda Visconti’nin prodüksiyonu oldu. O güne kadar çeşitli kesintilerle seslendirilen bu eser ilk kez tam olarak seslendirildi. Gencer’e bu operada ünlü Rus bas Boris Christoff’ta eşlik ediyordu. Gencer’in en sevdiğim Bolena’sı olmasına rağmen Gencer bu prodüksiyon süresince hasta olduğunu ve performansından pekte memnun kalmadığını söylemişti.  Şimdi bu operadan “Al dolce guidami” aryası ile başlayan final sahnesini dinleyelim. 7 Nisan 1977’de ki bu canlı kayıtta orkestrayı Gabriele Ferro yönetiyor.    

Anna Bolena
Teatro dell’Opera, Roma / Gabriele Ferro
7.04.1977
Al dolce guidami.... Qual mesto suono! ....Ciel, al miel lunghi spasimi .... Coppia inqua, estrema vendetta
Anna Bolena LEYLA GENCER soprano

II. BÖLÜM: DON GIOVANNI - MOZART
Şimdi biraz daha gerilere gidelim. 1960’lara. 60’lar Gencer’in Mozart’a el attığı yıllardır diyebiliriz. 1962’de Figaro’nun Düğünü ve 1968’de Idomeneo’da yer aldı. Biliyorsunuz Mozart’ın başyapıtı Don Giovanni’de iki baş kadın oyuncu vardır. Donna Anna ve Donna Elvira. Gencer 1960’ta RAI TV için yaptığı kayıtta Donna Elvira’yı, 1962’de Londra Covent Garden Operası’nda ise Donna Anna’yı seslendirdi. Donna Elvira bence operanın en ilginç kadın karakteridir ve Gencer’e daha çok uygun olduğunu düşünürüm ve Donna Anna’yı biraz pasif bulmuşumdur.

Gencer’i önce 1960’ta RAI TV için yapılan kayıtta Donna Elvira’nın ünlü aryası “Mi Tradi”de dinleyelim daha sonrada Donna Anna’nın “Crudele, non mi dir .. Bell’idol mio” aryasını dinleyelim. RAI Orkestrasını Francesco Molinari-Pradelli, Covent Garden Opera Orkestrasını ise Georg Solti yönetiyor.

Don Giovanni
Orchestra e coro del RAI, Milano / Francesco Molinari Pradelli
26.04.1960
In quali eccessi… O numi mi tradi Quel’alma Ingrata
Donna Elvira a lady of Burgos LEYLA GENCER soprano

Don Giovanni
Orchestra of The Royal Opera House, Covent Garden / Georg Solti
9.02.1962
Crudele! Non mi dir Bell’idol mio
Donna Anna LEYLA GENCER soprano

III. BÖLÜM: LA VESTALE - SPONTINI
Biraz az bilenen bir operaya geçiyoruz: “La Vestale”. Leyla Gencer adeta onun için bestelenmiş bu operayı maalesef sadece iki prodüksiyonda seslendirdi. Eserle ilk kez 1969’da Palermo’da tanıştı ve 1973’te Roma’da bu eserle tekrar sahneye çıktı. Şimdi 4 Aralık 1969 akşamına dönelim ve Fernando Previtali yönetimindeki Palermo Operası orkestra ve korosu eşliğinde Gencer’i eserin en ünlü aryası “Tu che invoco con orrore” de dinleyelim.

La Vestale
Orchestra e Coro del Teatro Massiomo di Palermo / Fernando Previtali
4.12.1969
Tu che invoco con orrore
Giulia a young Vestal virgin LEYLA GENCER soprano

IV. BÖLÜM: ATTILA - VERDI
20 Ekim 1972 tarihine New Jersey’e gidiyoruz. Gencer olağanüstü yorumuyla bir ilke daha imza atıyor ve Verdi’nin Attila operasında Odabella rolünü seslendiriyor. Gencer aynı yıl bu operayı bir kez de Riccardo Muti ile Floransa’da seslendirecek ve büyük başarı kazanacaktır. Odabella’nın ünlü aryası “Liberamente or piangi..”yi dinleyelim şimdi orkestrayı Alfredo Silipigni’nin yönetiyor.

Attila
Orchestra and Chorus of the Opera Theatre of New Jersey / Alfredo Silipigni
20.10.1972
Liberamente or piangi … Oh! Nel fuggente nuvolo
Odabella daughter of the Lord of Aquileia LEYLA GENCER soprano
 
V. BÖLÜM: MACBETH - VERDI
Ve Attila’dan bir başka genç Verdi bestesine geçiyoruz “Macbeth”. Gencer demek bana sorarsanız Lady Macbeth demek. Bu rolü onun kadar başarı ve etkileyicilikle söyleyen belki bir Callas var. Kariyerinde ilk kez 1960’ta Palermo’da Macbeth’i söyleyen Gencer son Macbeth performansını ise 1980’de Livorno’da yaptı.

Şimdi 9 Nisan 1968 gecesine, efsanevi opera şefi Gavazzeni’nin yönettiği Venedik La Fenice operasına gidelim ve Gencer’i Birinci Perdenin beşinci sahnesinde dinleyelim. “Nel di della vittoria….” ve hemen ardından “Vieni t’afretta... Al cader della sera

Macbeth
Orchestra e Coro del Teatro La Fenice / Gianandrea Gavazzeni
9.04.1968
Nel di della vittoria io le incontrai... Vieni! t’afretta... Al cader della sera
Lady Macbeth LEYLA GENCER soprano

VI.  BÖLÜM: IL TROVATORE - VERDI
Şimdi Leyla Gencer’in ilk kayıtlarından birini dinletmek istiyorum. 1957 yılında kaydedilen Il Trovatore. Verdi’nin en güzel eserlerinden biri olan “Il Trovatore”de Gencer kariyerinin başında olmasına rağmen şimdilerde “Dream Cast” (Rüya Kadro) denilen bir ekiple çalışmış. Mario del Monaco, Ettore Bastianini ve Fedora Barbieri. Fernando Previtali’nin orkestrayı yönettiği operada genç Leyla Gencer operanın en sevilen iki aryasını seslendiriyor: “Tacea la notte placida” ve “D’amor sull’ali rose”. 

Il Trovatore
Orchestra Sinfonica di Milano della RAI / Fernando Previtali
29.05.1957
Tacea la notte placida...
D’amor sull’ali rose....
Duchess Leonora lady-in-waiting to the Princess of Aragon LEYLA GENCER soprano

VII. BÖLÜM: NORMA - BELLINI
Bu bölümü daha doğrusu kalan süremizi Bellini’nin büyük eseri “Norma”ya ayırmak istedim. Maalesef Callas, Gencer ve Caballé’den sonra hala Norma operasını seslendirecek düzeyde bir soprano bulunamadığını burada not etmek isterim. Elimde bulunan Gencer’e ait beş farklı Norma’da bölümler çalacağım.

1890 yılında ünlü soprano Lilli Lehmann bu operayı ilk kez MET’te söylediğinde Norma’yı seslendirmenin Wagner’in Ring Operasında üç Brünhilde’yi seslendirmekten daha zor olduğunu söylemiştir. 

Gencer, Callas’ın hemen ardından “Anna Bolena”, “Alceste” ve “Poliuto” operaları söylemiş ve kariyerinde ciddi risk almıştır. Ama hiç kuşkusuz en büyük risk Callas’tan sonra La Scala’da Norma söylemekti.

Gencer’i önce 18 Temmuz 1964 gecesi Buenos Aires Teatro Colon operasında dinleyeceğiz. Orkestra’yı Bruno Bartoletti yönetecek ve Gencer ünlü “Casta Diva”yı seslendirecek;

Hemen arkasından, 13 Ocak 1965 tarihine La Scala’ya gideceğiz ve aynı aryayı bir kez de Gavazzeni yönetiminde dinleyeceğiz;

Üçüncü kaydımız 30 Ocak 1965 Napoli San Carlo operasından ünlü mezzo-soprano Fiorenza Cossotto ile birlikte “Mira Norma”yı seslendirecekler;

Dördüncü kaydımız 24 Temmuz 1965 akşamı Arena di Verona’dan. Gencer’e bu bölümde yine Cossotto ve tenor Brono Prevedi eşlik edecek orkestrayı da bir kez daha Gavazzeni yönetiyor “Oh! Di qual sei tu vittima”;

Son kaydımız ise Bologna operasının Lozan’a yaptığı turneden alınmış ve 6 Ekim 1966 tarihini taşıyor. Operanın finali olan “Deh! Non volerli vittime”yi dinleyeceğiz. Orkestra şefi Oliviero de Fabritiis.

Şimdi yaklaşık yarım saat boyunca Norma’dan bölümleri dinliyoruz.

Norma
Orchestra e Coro del Teatro Colon, Buenos Aires / Bruno Bartoletti
18.07.1964
Casta diva
Norma High priestess of the druidical temple LEYLA GENCER soprano

Norma
Orchestra e Coro ddel Teatro alla Scala di Milano / Gianandrea Gavazzeni
13.011965
Casta Diva
Norma High priestess of the druidical temple LEYLA GENCER soprano
 
Norma
Orchestra del Teatro di San Carlo / Fernando Previtali
30.01.1965
Mira Norma.... Si, fino all’ore estreme
Norma High priestess of the druidical temple LEYLA GENCER soprano
Adalgisa a virgin of the temple FIORENZA COSSOTTO mezzo-soprano

Norma
Orchestra e Coro del’Arena di Verona / Gianandrea Gavazzeni
24.07.1965
Oh! Di qual sei tu vittima... Perfido! ... Or basti… Vanne, si, mi lascia, indengo
Norma High priestess of the druidical temple LEYLA GENCER soprano
Adalgisa a virgin of the temple FIORENZA COSSOTTO mezzo-soprano
Pollione Roman Pro-consul in Gaul BRUNO PREVEDI tenor

Norma
Orchestra e Coro del Teatro dell’Opera di Bologna / Oliviero de Fabritiis
6.10.1966
Deh! Non volerli vittime
Norma High priestess of the druidical temple LEYLA GENCER soprano
Adalgisa a virgin of the temple FIORENZA COSSOTTO mezzo-soprano
Pollione Roman Pro-consul in Gaul GASTONE LIMARILLI tenor
Oreveso Archdruid father of Norma IVO VINCO bass

Bugünkü Klasik Tatların sonuna geldik. Yakında tekrar görüşmek umuduyla herkese iyi bir hafta sonu dileriz. 
 

2012

ASPENTTADO TRAVIATA
TEATRO SAN CARLO DI NAPOLI
2012.12.06 MEMUS - 17.00 

Aspettando Traviata”: ultimo appuntamento al MeMus di Napoli

“Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia”: giovedì 6 dicembre alle ore 17.00

Sarà dedicato al grande soprano turco Leyla Gencer l’ultimo appuntamento del ciclo di incontri “Aspettando Traviata”, giovedì 6 dicembre alle ore 17.00 presso il MeMus (Museo e Archivio Storico del Teatro di San Carlo) di Napoli. E saranno il regista Ferzan Ozpetek e la giornalista e scrittrice Zeynep Oral a rendere omaggio alla grande artista nell’incontro intitolato Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia.

Interverranno all’incontro, inoltre, la Sovrintendente Rossanna Purchia, il Direttore Artistico Vincenzo De Vivo, il soprano Carmen Giannattasio (protagonista della Traviata che inaugura la stagione del Lirico), allieva di Leyla Gencer, che racconterà il suo rapporto professionale ed umano con la grande artista turca, il musicologo Enrico Tellini.

Artista di Stato in Turchia e massima esponente del melodramma italiano, insignito nel 1963 della più alta onoreficenza di voce verdiana nelle celebrazioni per il 150° Anniversario della nascita di Verdi, Leyla Gencer è legata all’Italia non solo per formazione (allieva di Giannina Arangi Lombardi), ma anche per aver caratterizzato con le sue peculiarità vocali l’attività lirica del Massimo napoletano, tanto da essere soprannominata dal pubblico sancarliano la “turca napoletana”.

Ferzan Ozpetek ha costruito nei suoi film -fin da Il bagno turco (Hamam) - un ponte tra i suoi due Paesi, la Turchia e l’Italia, evidenziandone il rapporto caratterizzato da affinità, oltre che da peculiarità individuali. Nel segno comune delle emozioni: tutta l’arte della Gencer è contraddistinta dalla passione istintiva che scaturisce dalla costruzione e dall’interpretazione dei personaggi, spingendosi oltre la tecnica.

Zeynep Oral, fondatrice di Winpeace (movimento femminile per la pace nel Mediterraneo), ha firmato un libro sulla grande artista turca, Leyla Gencer: il canto e la passione edito da Mursia, dove ha percorso le tappe più significative della vita e della carriera di una delle voci più intense del Belcanto dagli anni Cinquanta agli anni Ottanta.

Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia
Giovedì 6 dicembre, ore 17.00
Memus (Museo e Archivio Storico del Teatro di San Carlo)

Intervengono
Rosanna Purchia - Sovrintendente
Vincenzo De Vivo – Direttore Artistico
Ferzan Ozpetek - Regista
Zeynep Oral -  Giornalista e Scrittrice
Carmen Giannattasio - Soprano
Enrico Tellini - Musicologo

06 December 2012
Napoli
 
“Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia”: giovedì 6 dicembre alle ore 17.00
 
Aspettando Traviata”: ultimo appuntamento al MeMus di Napoli
 
Sarà dedicato al grande soprano turco Leyla Gencer l’ultimo appuntamento del ciclo di incontri “Aspettando Traviata”, giovedì 6 dicembre alle ore 17.00 presso il MeMus (Museo e Archivio Storico del Teatro di San Carlo) di Napoli. E saranno il regista Ferzan Ozpetek e la giornalista e scrittrice Zeynep Oral a rendere omaggio alla grande artista nell’incontro intitolato Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia.

Interverranno all’incontro, inoltre, la Sovrintendente Rossanna Purchia, il Direttore Artistico Vincenzo De Vivo, il soprano Carmen Giannattasio (protagonista della Traviata che inaugura la stagione del Lirico), allieva di Leyla Gencer, che racconterà il suo rapporto professionale ed umano con la grande artista turca, il musicologo Enrico Tellini.
 
Artista di Stato in Turchia e massima esponente del melodramma italiano, insignito nel 1963 della più alta onoreficenza di voce verdiana nelle celebrazioni per il 150° Anniversario della nascita di Verdi, Leyla Gencer è legata all’Italia non solo per formazione (allieva di Giannina Arangi Lombardi), ma anche per aver caratterizzato con le sue peculiarità vocali l’attività lirica del Massimo napoletano, tanto da essere soprannominata dal pubblico sancarliano la “turca napoletana”.
 
Ferzan Ozpetek ha costruito nei suoi film -fin da Il bagno turco (Hamam) - un ponte tra i suoi due Paesi, la Turchia e l’Italia, evidenziandone il rapporto caratterizzato da affinità, oltre che da peculiarità individuali. Nel segno comune delle emozioni: tutta l’arte della Gencer è contraddistinta dalla passione istintiva che scaturisce dalla costruzione e dall’interpretazione dei personaggi, spingendosi oltre la tecnica.
 
Zeynep Oral, fondatrice di Winpeace (movimento femminile per la pace nel Mediterraneo), ha firmato un libro sulla grande artista turca, Leyla Gencer: il canto e la passione edito da Mursia, dove ha percorso le tappe più significative della vita e della carriera di una delle voci più intense del Belcanto dagli anni Cinquanta agli anni Ottanta.
 
Leyla Gencer, un ponte ideale tra Italia e Turchia
Giovedì 6 dicembre, ore 17.00
Memus (Museo e Archivio Storico del Teatro di San Carlo)
 
Intervengono
Rosanna Purchia – Sovrintendente, Vincenzo De Vivo – Direttore Artistico, Ferzan Özpetek  Regista, Zeynep Oral -  Giornalista e Scrittrice, Carmen Giannattasio – Soprano, Enrico Tellini – Musicologo

CORRIERE DELLA SERA
2012.12.04

Il San Carlo batte La Scala: sei ministri per «La Traviata»

Nel parterre della prima attori come Preziosi, Scamarcio e altri del «clan» di Ozpetek che firma la regia dell’opera il

5 dicembre

Il San Carlo batte La Scala:
sei ministri per «La Traviata»

Nel parterre della prima attori come Preziosi, Scamarcio e altri del «clan» di Ozpetek che firma la regia dell’opera Ferzan Özpetek.

NAPOLI — Sono ben sei i ministri annunciati per domani sera 5 dicembre a Napoli, alla prima de «La Traviata» al teatro San Carlo. Si tratta di Ornaghi (Cultura), Passera (Sviluppo economico), Cancellieri (Interno), Severino (Giustizia), Grilli (Economia) e Patroni Griffi (Funzione pubblica). Una folta rappresentanza istituzionale, a testimoniare l'attenzione del governo su Napoli e sui suoi luoghi della cultura, molto importante per il San Carlo che attraversa un momento non facile. Ma ci sarà anche un parterre molto «cinematografico»: già alla prova generale dell'altra sera, in platea ad applaudire gli interpreti c'era Rosario Fiorello. Per domani sono attesi Alessandro Preziosi e Riccardo Scamarcio. E di sicuro molti altri attori del «clan» di Ferzan Özpetek, il regista italo turco che firma la regia di questa nuova smagliante «Traviata».

GLI OSPITI - Presenti alla prima anche Salvatore Nastasi, direttore generale per lo spettacolo del ministero dei Beni Culturali, Pasquale Terracciano, consigliere diplomatico del premier Monti, il direttore di Sky Classica Piero Maranghi, la stilista Carla Fendi, l'archeologo Andrea Carandini, Nicola Luisotti, direttore musicale del Teatro di San Carlo, Roberto Cicutto, amministratore delegato Istituto Luce Cinecittà, Raffaella Leone dell'Eni, le produttrici cinematografiche Tilde Corsi e Guendalina Ponti. Tra gli ospiti anche Mirella Haggiag, Sandra Carraro e Camilla Morabito.

OMAGGIO A VERDI - La messinscena sancarliana, che inaugura la stagione lirica 2012/2013 (repliche fino al 15 dicembre) è l'omaggio del Massimo napoletano a Verdi in occasione del bicentenario della nascita. Un omaggio, nonostante i tempi di crisi, pensato «in grande», con un allestimento tutt'altro che minimale. Saranno di grande effetto, infatti, i costumi di Alessandro Lai e soprattutto le scene del premio Oscar Dante Ferretti. Il sipario si aprirà sull'intenso primo piano di Carmen Giannattasio, la bella soprano di Solofra che interpreta Violetta, proiettato su di un leggero pannello. Sontuosa la messinscena, con stoffe preziose e grandi parrucche. Tutta la rappresentazione sarà trasmessa in diretta su Sky Hd. A dirigere l'Orchestra e il Coro del Teatro San Carlo il giovane Michele Mariotti, nel cast Saimir Pirgu (Alfredo), oltre ad interpreti già noti al pubblico napoletano come Vladimir Stoyanov (Germont) e Cinzia Forte (Violetta il 6, 12 e 14 dicembre). Insomma, ci sono tutti gli ingredienti per uno spettacolo di grande richiamo. Anche perché l'opera verdiana è una delle più amate dal pubblico.

GLI APPUNTAMENTI - Per comprenderla meglio, intanto, proseguono gli appuntamenti del ciclo «Aspettando Traviata»: l'ultimo è per giovedì 6, alle 17 presso il MeMus (Museo e Archivio Storico del Teatro di San Carlo), con un incontro dedicato al grande soprano turco Leyla Gencer. Artista di Stato in Turchia e massima esponente del melodramma italiano, insignita nel 1963 della più alta onoreficenza di voce verdiana nelle celebrazioni per il 150° anniversario della nascita di Verdi, la Gencer è legata all'Italia non solo per formazione (allieva di Giannina Arangi Lombardi), ma anche per aver caratterizzato con le sue peculiarità vocali l'attività lirica del Massimo napoletano, tanto da essere soprannominata dal pubblico sancarliano la «turca napoletana».

UN CLASSICO MODERNO - Sul podio, domani sera 5 dicembre, ci sarà il trentaduenne Mariotti che si dichiara entusiasta del lavoro a Napoli: «Ho trovato grande qualità e grande disponibilità, gli artisti e le maestranze mostrano una forte componente umana tanto che mi sono sentito subito a casa. Lavoriamo tutti con grande gioia». Piacerà ai giovani questa Traviata? «Spero di sì, i classici sono sempre vivi e moderni. L'opera poi è molto più attuale di quanto si pensi, è una forma d'arte che ha come tema l'uomo e i suoi sentimenti e dunque è universale». La scelta del regista italo-turco può essere funzionale a uno «svecchiamento» dell'opera? «Con Ozpetek stiamo lavorando davvero a braccetto. In piena sintonia e con rispetto. Lui dice spesso: non è la mia Traviata, è la nostra. Premesso ciò, la vera modernità è l'interpretazione».


LA REPUBBLICA
2012.12.05
 
Teatro San Carlo
 
Dalle 17 al museo del teatro San Carlo, via San Carlo 98/f, incontro dedicato al soprano turco Leyla Gencer. Artista di Stato in Turchia e massima esponente del melodramma italiano, insignito nel 1963 della più alta onoreficenza di voce verdiana nelle celebrazioni per il 150° Anniversario della nascita di Verdi. Info 081 797 2331.

RADIO CLASSICA 98/FM

SAN CARLO
GIORNO & NOTTE
2012.12.06

LA REPUBBLICA
2012.12.06

Classica SAN CARLO Dalle 17 al museo del teatro San Carlo, via San Carlo 98/f, incontro dedicato al soprano turco Leyla Gencer.

COMMEMORATION CONCERT

İSTANBUL TECHNICAL UNIVERSITY
2012.05.11 BLUE HALL

2011

LEYLA GENCER COMMEMORATION CONCERT

MEMBERS OF ANKARA STATE OPERA
10.05.2011

2009

AMICI DEL TEATRO SAN CARLO
NAPOLI
2009.05.23

GIORNO & NOTTE

AMICI DEL SAN CARLO Martedì 26 alle 18 nel foyer del San Carlo F. Canessa, S. Ragni e G. Tangucci ricorderanno Leyla Gencer, grande protagonista della Donizetti Renaissance.

COMMEMORATION EVENTS OF ANDANTE MUSIC MAGAZINE

ISTANBUL
2009.05.09

SABAH DAILY NEWSPAPER
2009.05.09

Gencer'siz bir yıl geçti

Leyla Gencer, aramızdan ayrılışının ilk yıl dönümünde özel söyleşiler ve dinletilerle anılacak. Eşsiz soprano için bu akşam Kadıköy Süreyya Operası'nda bir söyleşi yapılıyor

Soprano Leyla Gencer, ölümünün birinci yıl dönümünde çeşitli etkinliklerle anılacak. Kadıköy Süreyya Operası'nda düzenlenecek söyleşide, kendisini dönemindeki diğer sopranolardan ayıran yönlerine ışık tutulacak. Saat 17.00'de Süreyya Operası Balo Salonu'nda düzenlenecek ve müzik yazarı Ersin Antep'in sunacağı söyleşiye, klasik müzik dergisi Andante'nin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali konuk olacak. Ayrıca saat 16.00'dan itibaren fuayede Leyla Gencer fotoğraf sergisi gezilerek, isteyenler anı defterini imzalayabilecek. Akşam saat 20.00'de ise, İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestrası ve solist sanatçıları Gencer'in anısına bir konser verecek. NTV Radyo'da her cumartesi sabahı 09.00-11.00 saatleri arasında yayınlanan Klasik Müzik Gündemi programının bu haftaki konuğu, gazeteci- yazar Zeynep Oral olacak. Gencer üzerine Türkçede yazılmış ilk biyografinin sahibi olan Oral, ayrıca şu sıralar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanması beklenen özel anma kitabının editörlüğünü de üstlendi. Programda Oral'la dostu, sırdaşı Leyla Gencer hakkında sohbet edilerek, divanın sahne kayıtlarından örnekler dinletilecek. 10 Mayıs Pazar günü ise Andante dergisi, Gencer'in anısına Ortaköy Meydanı'nda bir anma etkinliği düzenleyecek. Gencer'in, aralarında ender bulunanların da yer aldığı en güzel sahne kayıtlarının, Extreme Audio tarafından mekâna özel olarak kurulacak müzik sisteminde dinlenebileceği bu etkinliğe, geçen yıl aralarında Ayla Erduran, Leyla Pınar, Orhan Şallıel, Memet Ali Alabora, Ali Pınar, Zeynep Oral, Dilek Türker, Emir Gamsızoğlu ve Birsen Ulucan'ın da bulunduğu çok sayıda sanatçı ve yazar katıldı.

İKSV’den tekne seferi

Leyla Gencer'in Anısına 2. Ortaköy Buluşması ise, bu yıl İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın deniz tarafından tekneyle gelecek misafirlerinin katılımıyla daha da genişleyecek. Ortaköy Meydanı'ndaki Özlem Çayevi'nde saat 11.00-13.30 arasında düzenlenecek buluşmaya Gencer'in bütün hayranları davetli. Geçen yıl 10 Mayıs'ta 80 yaşında kaybettiğimiz Gencer'in külleri vasiyeti üzerine Boğaz'a serpilmişti. Diğer yandan, İstinye'de bulunan Timpani Audio'nun mayıs ayı sohbeti ise, ölümünün birinci yıldönümünde yine La Diva Turca olarak anılan Leyla Gencer'e ayrıldı. Klasik müzik yazarı ve eleştirmeni Serhan Bali'nin konuk olduğu, 29 Mayıs Cuma günü, 17.30-19.30 saatleri arasında yapılacak ücretsiz etkinliğe katılmak için, önceden yer ayırtılması gerekiyor.

HOMMAGE TO LEYLA GENCER (1928 – 2008) “LA DIVA TURCA”

AUSTRIAN CULTURAL FORUM, PALAIS YENİKÖY, İSTANBUL
2009.06.05
 
ANNA PANGALOU mezzo-soprano
NIKOLAS TSALIKIS piano 
 
Claudio Monteverdi
"La mia turca" dal Quarto Scherzo delle Ariose Vaghezze
Théâtre de l' Athenée, Paris, 1981
 
Claudio Monteverdi
"Addio Roma" Aria di Ottavia
L'Incoronazione di Poppea
Teatro alla Scala, Milano, 1967
 
Giovanni Paisiello
"Nel cor piu non mi sento"
La Molinara
Théâtre de l' Athenée, Paris, 1981
 
Joseph Haydn
"Arianna a Naxos" 
Cantata a voce sola for piano and voice
Théâtre de l' Athenée, Paris, 1985
 
Jules Massenet
"Air des lettres" Air de Charlotte
Werther
Teatro Lirico Guiseppe Verdi, Trieste, 1959
 
Jules Massenet
 "Va, laissez couler mes larmes" Air de Charlotte
Werther
Teatro Lirico Guiseppe Verdi, Trieste, 1959
 
Pietro Mascagni
"Voi lo sapete, o mamma" Aria di Santuzza
Cavalleria rusticanna
Teatro di San Carlo, Napoli, 1971

2008

BIBLIOTECA MAZZOLENI

IN MEMORY
2008.11.29

LA REPUBBLICA
2008.11.29 

Appuntamenti

Teatro Al Museo Pasqualino, in piazzetta Pasqualino, alle 18,30 "Teatro Palermo", incontro con Roberto Andò, Emma Dante e Vincenzo Pirrotta. convegni Oggi seconda giornata del convegno di teologia pastorale "Il kerygma cristiano e i legami affettivi" alla Facoltà teologica, in corso Vittorio Emanuele. Dalle 9,30 alle 12,30 le relazioni di Giuseppe Alcamo, Carmelo Torcivia e Salvino Leone. incontri Oggi alle 18, nella chiesa di Santa Maria della Catena, in corso Vittorio Emanuele, il teologo belga André Wenin parlerà sul tema "Adam. L' uomo raccontato dalla Bibbia". degustazioni In piazza San Francesco, oggi e domani dalle 11 alle 16, torna "La Palermo dei mercati". musica Alle 17 alla Biblioteca Mazzoleni ai Cantieri culturali, in via Perpignano 102, Salvatore Aiello presidente degli Amici dell' opera lirica Ester Mazzoleni commemora Leyla Gencer con ascolti e filmati rari. Ingresso libero. donazioni Da ieri nella cappella del Policlinico sono esposte le tele "L' Adorazione" e "La Resurrezione" donate dal pittore Emanuele Di Fresco. seminari Al liceo Meli, in via Aldisio 2, iniziano il 3 dicembre i seminari di aggiornamento del "Progetto Scuola-Comunità". Informazioni allo 091 6884720 lunedì, mercoledì, venerdì dalle 9,30 alle 12,30. libri Alle 20,30 alla Masseria Di Salvo, in contrada Tumminia a Bolognetta, presentazione del romanzo di Claudia Sottile "Vicolo Puccini".