THE CONSUL [Konsolos]
Gian Carlo Menotti (1911 - 2007)
Opera in three acts [Sung in Turkish]
Libretto: Gian Carlo Menotti Premièr at Philadelphia – 1 March 1950
10 December 1952 (26 Performances)
State Opera and Ballet, Ankara
Conductor: Hans Hörner/Helmut Fellmer
Chorus master: Adolfo CamozzoStage director: Aydın Gün
Scene and costumes: Tarık Levendoğlu
John Sorel ALİ KÖPÜK/NEVZAT KARATEKİN baritone
Magda Sorel, his wife LEYLA GENCER soprano [Role debut]The Mother NECDET DEMİR/HİKMET SESAR/NERİMAN ESİ contralto
Secret Police Agent HİLMİ GİRGİNKOÇ/RIFKI AR bass
First and Second Plain-clothes men n/a silent
The Secretary MESUDE ÇAĞLAYAN/MESERRET HÜROL mezzo-soprano
Mr. Kofner, waiting in the Consul’s office AYHAN BARAN/SELİM HÜROL bass-baritone
The Foreign woman, waiting in the Consul’s office RABİA ÇUBUKÇU/ŞÜKRAN SÜLÜNER/NİMET AKALIN soprano
Anna Gomez, waiting in the Consul’s office VASFİYE BARANSEL/ŞADAN CANDAR soprano
Vera Boronel, waiting in the Consul’s office NEVZAT ŞENOL/BEHİRE ERSÖZa contralto
The Magician (Nika Magadoff), waiting in the Consul’s office AZMİ ÖRSES/ESAT TAMER/NURİ TURKAN tenor
Assan, friend of John Sorel MUZAFFER GÜRGÜNEŞ/FİKRET KUTNAY baritone
Voice of the Record SAİME KENTMEN/BEHİRE ERSÖZ soprano
Time: After World War II
Place: Somewhere of EuropePhotos © FOTO TUNA, Ankara
ZAFER DAILY NEWSPAPER
1952.12.12
STATE THEATER MAGAZINE
1953.01.01
STATE OPERA MAGAZINE
1972.01.06
CEVAD MEMDUH ALTAR
“KONSOLOS” OPERASI 20 YIL ÖNCE
ANKARA’DA
Ünlü İtalyan bestecisi Gian Carlo Menotti’nin “Konsolos” operası Ankara’da oynanalı 20 yıl oldu (Aralık 1952). O tarihlerde Aydın Gün, hem formunda bir opera artisti (tenor), hem de gelecek vadeden bir rejisör olarak Devlet Tiyatrosu çalışmalarına katkıda bulunuyordu. Aydın Gün, çocukluk çağından henüz çıkmak üzere olan operamıza, olağanüstü bir sanat olayını kazandırabilmenin kaygusuna düşmüştü ve yeni bir şey yapabilmenin heyecanı inde idi.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Magda Sorel Belkıs Aran – Leyla Gencer- Ayhan Aydan – Mukadder Girginkoç
Gian Carlo Menotti, 7 Temmuz 1911’de kuzey İtalya’da Cadegliano’da doğmuş ve İkinci Dünya Savaşından çok önce, ailesiyle birlikte Birleşik Amerika’ya yerleşmiştir. Küçük Carlo’ya Milano Konservatuvarında gösterilen yakın ilginin şımarıklığa dönüşme eğilimi göstermesi, aileyi ciddi düşündürmüş olacak ki, baba ve ana, Carlo için kesin karar vermek zorunda kalmıştır. Aile, çocuğu Milano’dan Philadelphia’ya götürüp, ünlü müzik hocası Rosario Scalero’ya öğrenci yapmıştır. O gün bugün Amerika’da yerleşmş olan Menotti, İtalyan tabiiyetinde kalmış ve tıpkı büyük şef Toscanini gibi, vatanının acı kaderini yakından kollayıp, İkinci Dünya Savaşının feci sahnelerini sanatıyla dile getirmeyi insanlık görevi olarak benimsemiştir ve Konsolos operası bu yolda bir etkenin eseri olarak meydana gelmiştir. Menotti’nin yazmış olduğu operalar arasında yalnız Medyum (1946), Telefon (1947) ve Konsolos (1950) adlı eserler, kendisine dünya çapında ün sağlamaya yetmiştir.
Ünlü İtalyan bestecisi Gian Carlo Menotti’nin “Konsolos” operası Ankara’da oynanalı 20 yıl oldu (Aralık 1952). O tarihlerde Aydın Gün, hem formunda bir opera artisti (tenor), hem de gelecek vadeden bir rejisör olarak Devlet Tiyatrosu çalışmalarına katkıda bulunuyordu. Aydın Gün, çocukluk çağından henüz çıkmak üzere olan operamıza, olağanüstü bir sanat olayını kazandırabilmenin kaygusuna düşmüştü ve yeni bir şey yapabilmenin heyecanı inde idi.
Hiç unutmam,
günlerden bir gün, Aydın’ın her zamanki sakin ve yumuşak davranışında bir
hareket sezmiştim. Aydın’da ender gördüğüm bu heyecanın özlü bir anlamı vardı;
nitekim bana Konsolos’u sahneye koymayı teklif etti. Rejisörün bu önerisi önce
beni derin derin düşündürdü. Her halde teklifi, operamızın yaşıyla başıyla pek
bağdaştıramamış olacaktım. Sonra da sevindim; çünkü o tarihlerde henüz 11
yaşına ayak basmış olan operamız, ilk kez klasik geleneğin dışına taşabilme
çabasını göze alacak ve çağdaş bir eseri değerlendirebilmenin zevkine
varacaktı.
Hemen kolları
sıvadık ve eserin müzik üzerinde prozodik işleyişiyle güzel Türkçemize de
kazandırılması işini, kıymetli bestecimiz Necil Kâzım Akses’ten rica ettik.
Fakat beni gizli gizli düşündüren bir başka neden daha vardı ki, bunun
çözümlenmesi hem biraz güç hem de biraz zamana bağlı idi. Bestecisi öleli elli
yılı aşmış eserler için edebî mülkiyet hakkı (copyright) ödemek söz konusu
değildi. Halbuki Menotti gibi, o tarihlerde 40. yaşlarını arkaya atmış bulunan
bestecilerin kendileriyle ya da eserlerini yayınlayan basımevleri ile yazılı
anlaşmaya varmak, kontrat teati etmek ve telif hakkı, nota kira bedeli gibi
paraları kısmen peşin olarak ödemek gerekiyordu. Malî gücümüz bu formaliteleri
gereği gibi karşılamaya müsait değildi. Öte yandan Devlet Operasının telif
hakkı ödemeyen korsan bir sahne olarak çalışması da düşünülemezdi. Esasen bu
formaliteler tamamlanmadan nota malzemesini tedarik edebilmeye imkân yoktu.
Durumu hiç
çekinmeden Menotti’ye yazdım. Devlet Tiyatrosunun, kazanç amacı gütmeyen bir
eğitim kurulu olduğunu, salonun yedi yüz kişi kadar aldığını ve biletlerin
sembolik denilecek ucuzlukta verildiğini, dilim döndüğü kadar ona anlatmaya
çalıştım. Kısa bir süre sonra büyük besteciden aldığım cevap beni çok
sevindirdi ve Menotti’nin dillere destan olan tevazuuna büsbütün inandım.
Menotti bu mektupta HİÇ üzülmememizi, Türk operası için her türlü kolaylığı
göstermesini New York’taki Nota Yayımevine bildirdiğini, ancak milletlerarası
nitelikteki copyright anlaşması uyarınca hukukî bir anlaşmaya varılması
zorunluluğundan ötürü, Türk Devlet Operasına özel bir telif hakkı ödeme
kolaylığı gösterileceğini yazıyordu. Aklımda kaldığına göre, New York’taki
Basımevine, beher oyun için sadece 10 dolar gibi küçücük bir para ödemiştik ve
o zaman buna herkes şaşmıştı. Menotti’ye candan teşekkür ettim.
Bütün hazırlıklar
tamamlanmıştı. Akses’in adaptasyon çeviri metni, sanki orijinal libretto
gibiydi. Aydın, 1952 yılının Aralık ayında, Konsolos’un 1. Türkiye oyununu,
Ankara’da Devlet Operası sahnesinde, hepimize gurur ve iftihar vesilesi olacak
nitelikteki bir başarıyla uyguladı. 11. yaşını henüz arkaya atmış bir opera
kuruluşunun genç ve taze yapısı içinde, modern bir eser olan Konsolos operasına
can ve ruh vermede, genç ve heyecanlı artistlerimizin geniş ölçüde katkısı
olmuştu. O günün heyecanını, hepimize kıvanç veren disiplinli havasını ömrüm boyunca
unutmama imkân yok.
Konsolos
operasının 20 yıl önceki ilk Türkiye temsilinde, sahne ile ilgili olarak
görevlendirilmiş değerli sanatçılarımız ile yöneticilerimiz, aşağıdaki dağıtım
listesinde gösterilmiştir:
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Sahneye koyan Aydın Gün
Orkestra şefi Helmuth Fellmer
Dekor Tarık Levendoğlu
Sahne teknik şefi Alberto Milano
Orkestra şefi Helmuth Fellmer
Dekor Tarık Levendoğlu
Sahne teknik şefi Alberto Milano
Magda Sorel Belkıs Aran – Leyla Gencer- Ayhan Aydan – Mukadder Girginkoç
John Sorel Ali Köpük – Nevzat Karatekin
Anne Necdet
Demir – Hikmet Sesar – Neriman Esi
Polis Hilmi Girginkoç – Rıfkı Ar – Selim Ünokur
Kâtibe Mesude Çağlayan – Meserret Hürol
Mr. Kofner Ayhan Baran – Selim Ünokur
Yabancı kadın Rabia Çubukçu – Şükran Sülüner – Nimet Akalın
Anna Gomez Vasfiye Baransel – Şadan Candar
Vera Boronel Neriman San – Behire Özozan
Hokkabaz Esat Tamer – Nuri Turkan – Azmi Örses
Assam Fikret Kutnay – Muzaffer Gürgüneş
Plaktaki ses Saime Kentmen – Behire Özozan
Polis Hilmi Girginkoç – Rıfkı Ar – Selim Ünokur
Kâtibe Mesude Çağlayan – Meserret Hürol
Mr. Kofner Ayhan Baran – Selim Ünokur
Yabancı kadın Rabia Çubukçu – Şükran Sülüner – Nimet Akalın
Anna Gomez Vasfiye Baransel – Şadan Candar
Vera Boronel Neriman San – Behire Özozan
Plaktaki ses Saime Kentmen – Behire Özozan
Kondüit Rauf Erbay
Işık Feridun Sülüner
Gian Carlo Menotti, 7 Temmuz 1911’de kuzey İtalya’da Cadegliano’da doğmuş ve İkinci Dünya Savaşından çok önce, ailesiyle birlikte Birleşik Amerika’ya yerleşmiştir. Küçük Carlo’ya Milano Konservatuvarında gösterilen yakın ilginin şımarıklığa dönüşme eğilimi göstermesi, aileyi ciddi düşündürmüş olacak ki, baba ve ana, Carlo için kesin karar vermek zorunda kalmıştır. Aile, çocuğu Milano’dan Philadelphia’ya götürüp, ünlü müzik hocası Rosario Scalero’ya öğrenci yapmıştır. O gün bugün Amerika’da yerleşmş olan Menotti, İtalyan tabiiyetinde kalmış ve tıpkı büyük şef Toscanini gibi, vatanının acı kaderini yakından kollayıp, İkinci Dünya Savaşının feci sahnelerini sanatıyla dile getirmeyi insanlık görevi olarak benimsemiştir ve Konsolos operası bu yolda bir etkenin eseri olarak meydana gelmiştir. Menotti’nin yazmış olduğu operalar arasında yalnız Medyum (1946), Telefon (1947) ve Konsolos (1950) adlı eserler, kendisine dünya çapında ün sağlamaya yetmiştir.
Gian Carlo
Menotti’nin Konsolos operasını, müziksel dramatizasyon açısından herhangi bir
sınıfa sokabilme düşüncesine gelince: Konsolos operasını, İkinci Dünya
Savaşının o zamana kadar görülmemiş nitelikteki trajik realizminden etkilenmiş
bir tür “Yeni Verismo” olarak yorumlamak pekâlâ mümkündür. Çünkü İtalyan
operası, Rossini’den sonra Romantizme yüz çevirmiş, hele ustalar ustası
Verdi’nin elinde sadece insanı her yönü ile değerlendirmeyi öngörmüştür. 19.
yüzyılda, İtalyan Verismo’su bestecileri, örneğin Leoncavallo, Mascagni ve
Puccini gibi sanatçılar, küçük çevrelerin realist olaylarına yönelmeyi görev
bilmişlerdir. Onun içindir ki, bu görüşe bağlı olanlara Gerçekçiler denmiştir.
Menotti’de, İkinci
Dünya Savaşından önceki Verismo’yu benimsemekle birlikte, savaşın insanları
kitle halinde yok eden korkunç realizminin, yani baskı psikolojisinin tüyler
ürpertici sonuçlarını sanatıyla dile getirmiştir. Bundan dolayı, insanın insana yöneltmekte
tereddüt etmediği böylesine dogmatik davranışları, opera edebiyatında “Yeni
Verismo” adıyla nitelemenin hata sayılmayacağı kanısındayım; çünkü Cavalleria
Rusticana’da, Tosca’da, Madam Butterfly’da, Palyaço’da da insan karakterinden
gelen ruhsal yaşantıların, küçük ve sınırlı ortamlardaki gerçekçi sonuçları
işlenmiştir. 19. yüzyılın Verismo dönemi içinde, kitleleri yok eden dünya
savaşları, dogma rejimlerinin baskı metodları türünden mahvedici olayların
insanlığa dehşet verici sonuçlarını kimse hatırına getirmiyordu. Halbuki
Menotti, memleketini ve insanlığı candan seven bir sanatçı olarak, İkinci Dünya
Savaşının acıklı günlerini birlikte yaşamış, sanatını ister istemez küçük
çevrelerin karakter oyunlarından koparıp, kitle savaşlarının patolojik
neticelerini dile getirme yolunda değerlendirmiştir.
O dönemi yaşamış
yaratıcı zekâların, sanatın öteki kollarında da yaptıkları aynı şeydi. Nitekim
büyük İtalyan heykelcisi Mirco Basaldella da, yukarıdan beri değindiğimiz
trajik sonuçları “İkinci Dünya Savaşının meçhul siyasi mahkûmu” adlı
kompozisyonuyla insanlığa unutturmamaya çalışmıştı; eserinin siyasi mahkûmu,
demir parmaklıklar arkasından özlemini çektiği özgürlüğe gözlerini dikmiş
bakıyordu; kim bilir İkinci Dünya Savaşındaki dogma rejimlerinin hangisi onu
aşılması imkânsız parmaklıklar ardına itmişti de Mirco Basaldella gibi bir
heykelci bu faciadan esinlenip eserini yaratmış ve insanlığın öteden beri
alışık olduğu Meçhul Asker anıtı yanına bir de bu anıtı katmıştı. Menotti’nin
Konsolos operası ile yaptığı da aynı şeydi. Bu operada da Menotti, özgürlüğe
kavuşma azmiyle baskı yönetiminden kurtulmaya çalışan bir ailenin eninde
sonunda yok oluşunu dile getirmişti; hattâ İkinci Dünya Savaşının ortadan
büsbütün kaldırmak üzere olduğu opera sanatına, 1950 yılında bestelediği
Konsolos operasıyla Menotti yeniden can vermişti.
Çağımızın
Avusturyalı ünlü opera eleştiricisi Joseph Gregor, İkinci Dünya Savaşından
sonra Batının büsbütün harabe haline gelmiş olduğu dönemde bile, opera sanatına
iyimserlikle değinmiştir ve Avrupa’nın restorasyonunda opera sanatının
oynayacağı role olan inancını açıklamaktan geri kalmamıştır. Bununla birlikte
Gregor, operanın Batının onarımında ulaşacağı aşamanın kapsamı açısından
tereddüde düşmüş ve böyle bir aşamada yeni eserlerle mi, yoksa eskilerin
tekrarıyla mı yetinileceği sorunlarını açıklıkla çözümlemekten kaçınmıştır.
Halbuki, başta Menotti olmak üzere, savaş sonrası kuşağın bazı önemli bestecileri,
Gregor’un yukarıdaki sorunlarından birincisinin, çağımızın opera hareketleri
lehine gerçekleşmiş olduğunu, yeni eserlerle ispat etmişlerdir. İkinci Dünya
Savaşından sonra opera literatürüne, başta Konsolos olmak üzere katılmaya devam
eden eserleri gördükçe, ünlü eleştirici Joseph Gregor’un çağdaş opera yönünden
iyimserliğine hak vermemeye imkân yoktur.